Açıklama

"Gerçek Ve Karşılıklı Bir Aşk Her Yaşta Güzeldir" Setrak S. Öztürk 

Konumuz:
"Gençlik yıllarımızda yaşamımızın müziksel senfonisi daha tamamlanmamış ve sadece başlangıç notaları yazılmışken âşıklar karşılıklı güdüleriyle birbirini etkiler ve müziksel kompozisyonu birlikte kaleme alabilirler."*

Her zaman, her koşulda olamıyor anlaşılan. Evlenip, birlikte olup ayrılan onca çift varken.

Ve:
"İlerleyen yaşlarda bir araya gelen çiftlerinse senfonileri ayrı ayrı ve büyük ölçüde tamamlanmıştır. Böyle olunca da her nesne, her dürtü, her kelime onlar için farklı anlamlar ifade eder."*

Bu yaş değil, kültürlerin (aile, okul, yerli yabancı yaşanılan şehir, semt, yazlık kışlık arkadaşlar, kitaplar, alışık olduğu müzik, iş...), ruhların, bedenlerin uyumu/uyumsuzluğu.

Sanırım (üzerinde La Paix eğitim/deneyimlerimle çalışmakta olduğum) yaştan ziyade kültür ve eskilerin tabiriyle "tabiatların uyuşması/uyuşmaması".

Kültürü İngiliz kültüründen etkilendiyse "come around" sever. Kültürü “Batsın bu dünya”, “ıslak ıslak” parçalarından oluşuyorsa “come around” zevk vermez. İkili ilişkide tolerans, tercihlere saygı yerine yargı, ön yargı, yerme de varsa ilişki arzu boyutundan öteye gidemez. Bir süre sonra da kopar.

"Eş olmak, eşlik etmek sanatıdır."

Benim konum ve mutlu toplumlar için önemli bulduğum derin bir konu, proje aslında. Bunun içinde babaannemin önemli bir tespiti, tavsiyesi var Bay Camague’ya göre:

"Bir kadın eşinin kolunda hanımefendi, mutfakta hünerli bir baş aşçı, yatakta saçları dağıldığında Janine olmalıdır. Son söylediğim, ilk ikisinden kıymetlidir."

"Giderek babaannenize aşık olmaktayım, bilesiniz. Ne etkileyici bir "insan" sarrafı imiş! Tek soru işaretim, niye illa “Janine” ismi?" Bay Camargue

Yayınlanan kitaplarımda işledim. Yayınlanacak kitaplarımda da nice boyutu ile kurgulamaktayım. Kısaca:

Aşk, karşılıklı bir bütün olduğunuzda, sıvı bir tahin pekmez gibi karıştığınızda, "iki idik tek olduk" dediğinizde bir menfaat, sevgi beklentisi olmuyor. Bu, bir opalin kafes de olabilir, bir ağaç kovuğu da, bir fosforlu mağaranın içinde, bir arı kovanında, nerede olursa olsun birlikte bir çift servi misali büyüyorsunuz ama dallarınızın ışık almasına, köklerinizin kurumamasına, toprağın üzerine çıkıp ayaklar altında ezilmemesine saygı, sevgi, sabır, sorumluluk, artı eksi bir tolerans rüzgarlarıyla yapraklarınızı, dallarınızı, sürgünlerinizi okşuyorsunuz. Atalarımdan öğrendiğim "Ruh Kuşu" tanımım bu. Tanımı şu; çok nadir istisnalar dışında aşklarıyla bir yuva kurarlar, ayaklarını yerden kesen ilk gece ile evliliğe adım atarlar, ömürlerinin sonuna kadar. Allah gecinden versin eşleri erken ölürse (ki kitabımızda çok çarpıcı örnekleri yazıldı) ya hiç izdivaç yapmazlar ya da aynı kural geçerlidir. Doğru mudur, yanlış mıdır bilemem ama modenitenin içindeki aile kuralım budur.

“Ve aşka bu denli güvenirken, nasıl bir "aile içi kuralına" yaslıyorsunuz duygularınızı? Lütfen yanlış anlamayın, bu bir eleştiri değil, sadece bir endişe!! Kendime yönelik bir "eksik kalmışlığı" saklama çabası belki de! Ben aşka güvenemiyorum. Bütün hayatımda, sevdiğim bütün kadınlarda bulduğum her aşk, kendini yıpratan bir sarmalı da beraberinde getirdi hep! Aşk mi bu yıpranmanın müsebbibi yoksa yıpranma mı aşkın kıvılcımını başka yürek arayışlarında! Ama o kadar içten ve güzel anlatmışsınız ki "aile içi kuralı”da muhafaza ettiği AŞK'ı, ben aşık olmak istedim, bunca yılın yüreğimi yerden yere vuran deneyimine rağmen!” Bay Camargue

Evet, romantizm, romantizmin içinde eriyen erotizm ve kültür, ruh ve beden uyumu. Ve... Daha nice incelikli püf noktası ile "Eş olmak eşlik etme sanatıdır."

Çoğu kez duygusallıkla romantizm karıştırılıyor.

İş gerçeklikte diyor ya Bay Setrak S. Öztürk. Öyle, evet. Aşk! Gerçek aşksa ve karşılıklı ise sürüyor.

Arzulamak ile aşk da karıştırılıyor. Zannettim. Gibi. Sanki. İlk aşk gibi. Altını çizelim: Aşk ile gibi olamaz!

Romantizm de gerçekte yaşanabiliyorsa pek lezzetlidir. Damakta tat bırakır. Erotizm de bu sanata dinamizm katan çok özel, önemli bir faktördür.

Ancak, günümüzde “Samanlık Seyran” olmamakta, azımsanmayacak bir çoğunluk internette “Surf” yapmakta, hatta öpüşülmeden sevişildiği sıkça dile getirilmektedir. Halbuki “Aşk” ne kadar da ulvi bir duygudur değil mi? Her boyutta güzeldir ve her iş aşkla yapılırsa daha başarılı olur.

Gönlü sevgi ile dolu ve her türlü ulvi duyguya saygılı bir insan olarak;
“Gerçek aşk tek gecelik değildir.
Aşık olunduğu zaman hiçbir şeyin önemi yoktur; kuru bir ekmek, fırından yeni çıkmış bir börek gibi lezzetlidir.
Bazen ikram edilen bir lokmayı bitirmeye kıyamaz götürüp, paylaşırsınız.
Bir göz oda, bir saraydan daha büyük gelir gözünüze.
Sanki ayaklarınız hiç yere basmaz. Yağmurda saatlerce ıslak dolaşabilirsiniz, ıslandığınızı bilmezsiniz.
Aşık olduğunuz insanın hatalarını göremezsiniz.
Sıkıntılar mutluluk bile verir.
Aşkta hoyratlık olmaz.
Aşk sevecenliktir.
Aşk toleranstır.
Aşk mutlak saygıdır.
Aşk saflıktır, çocukluktur.
Aşk, sadece sahip olmaya odaklı değildir. Bir çocuğun arzu ettiği bir oyuncağı isteyip, kutusunu büyük bir heyecanla açıp, elde edip, ertesi gün bir kenara bırakması gibi olamaz.
Aşk, 1936’da sevgilisi Simpson için tahtını terk eden İngiltere Kralı gibidir.
Aşk sonsuza dek sürebilecek ise, hiç bir şeyin ve hiç bir kimsenin zarar vermesine izin vermemekse, hiç bir şekilde incitmeye gönlünüz razı gelemiyorsa, aşktır.
Aşka boynumuz kıldan incedir, saygı duyarız, tabii bunlar gibiyse.”

Re books arts Özel Arşiv

Müzik: come around | elizabeth and darcy

                                                                                    ***

*Rengigül Hanım merhaba. Bu köşe yazısını okuyunca aklıma sizin eşinizle ilgili yaptığınız paylaşımlar geldi. Sizinle paylaşmak istedim. Özellikle Milan Kundera'nın romanından alıntı yapılan şu kısımda: “Gençlik yıllarımızda yaşamımızın müziksel senfonisi daha tamamlanmamış ve sadece başlangıç notaları yazılmışken âşıklar karşılıklı güdüleriyle birbirini etkiler ve müziksel kompozisyonu birlikte kaleme alabilirler. İlerleyen yaşlarda bir araya gelen çiftlerinse senfonileri ayrı ayrı ve büyük ölçüde tamamlanmıştır. Böyle olunca da her nesne, her dürtü, her kelime onlar için farklı anlamlar ifade eder."                                                                                        

https://www.google.com/…/kahvenin-dayanilmaz-cekiciligi-410…

Güzel bir hafta geçirmenizi diliyorum. Saygılarımı sunuyorum. Elif Gül Yılmazlar 

                                                                                          ***

Ne güzel detaylı bir anlatım ve analiz... Bugüne kadar AŞK konusunda ilk defa bu kadar gerçekçi ve guzel bir tarif . Düşüncelerinize zekaniza ve elinize sağlık Rengigül hanım. Sağolun  Setrak S. Öztürk