Açıklama

MASUM BİR BEBEK GİBİ SENİ SAKLAYACAĞIM 

Kelimelerin gücünden güçlü, aklı selimin eşsiz eskirimi. Bu eskrimden alınan makulen zirvedeki tarifsiz tat. Hiçbir kapitalin sahip olamayacağı lezzet, alamayacağı bir haz. 

İşte, sabahlardan bir sabah, akide şekeri tadında, bir bebek uyanışı sanki.  

Sabahın erken saatlerinde, yatağından gelen agucuk sesleri neşesindeki tat. Kalkıp, bakmadan, gülücüklerle, tatlı yumuşak ses tonuyla ona doğru eğilip, boynuna burnunu değdirerek, kirpiklerin neredeyse elmacık kemiklerinde boynunu koklamadan, ipeksi yanaklarına sımsıcak dudaklarını dokundurup öpmeden, nefesin nefesine değmeden yapamayacağın bir sabah gibi, her sabah. 

Kucağına alıp, üzerindekileri çıkartıp, yepyeni tertemiz havluda sabah masajını papatya özlü nemlendirici ile parmaklarını göbeğinin çukurundan yanlara doğru yukarıya, göğsünde minicik daireler çizerek, omuzlarından ensesinde ellerini birleştirip, bir yeni gün busesi nasıl olursa, öyle!

Dinlendirici müzikle belki Omar Akram’dan “Dancing with the wind” belki Yasmin Levi “Mi Corason” ile sabah kıyafetlerini giydirip, cam kenarındaki aslan ayaklı sallanan ceviz koltukta göğsünün ısısını hissettirmek. Hoş bir sabah aralığı değil mi? 

Saat on bire doğru şeftali, kayısı rendesi ile Metallica  “Notting Else Matters SF Symphony” ile ruhu ve bedeni öğlene canlandırmak, buselerden bir buse, burun ucunu, burun ucuna değdirme şakaları gibi. 

Sonrasında sarılıp sarılıp, kuş uykusu dokunuşları... 

Darren Hayes Insaitable’ı ile kucak kucağa aşağı mutfağa inip, canın ne istiyorsa alıp, bahçede sere serpe kahkahalarla ev pikniği. 

Kelebeklere, uçuç böceklerine, karıncalara merhaba demek. Minicik kuşlara ekmek kırıntıları atarken, afacan kedimiz Honeybunch’ın sütünü mü unuttuk yoksa? 

İki saat sonra deniz kenarında kumlardan şato. Kova, kürek, yıldız ve kalp kum kalıpları ile koskocaman bir oyun. Güneşten ısınan ve hafif meltemde başak taneleri gibi uçuşan göğsündeki tüylere, upuzun saçlardan damlayan serin deniz suyu gibi, ayağının kıvrımına işaret parmağını değdirirken muzip bir gülüş gibi... 

Akşam bahçede güllerin nemlenen rayihası,  yasemine ve mehtapta bahçe mumları, cızır bızır kokulara karışırken, Anjelika Akbar “Libertango İstanbul”... 

Sonrasında Akbar’a neyle Karadağ eşlik ederken, “Love” dinlemek. Can Yücel’in “Her Şey Sende Gizli” şiirini fısıldayıp, Salma Hayek’le “Siente Mi Amor” ile yukarıya, merdivenlere yönelmek ve sımsıcak sevgiyle, taptaze, yepyeni ve yeniden, yenilenen buselerle bir elma koçanı olmak... Özdemir Asaf ile “Seni Saklayacağım” inan!

Rengigül Ural, 17 Temmuz 2020

Çizim: Apple seeds - theM Civilization

 

Özdemir Asaf

Gerçek adı Halit Özdemir Arun'dur. 11 Haziran 1923 tarihinde Ankara'da doğdu. Şura-ı Devlet'in kurucularından Mehmet Asaf'ın oğludur. 1930 yılında babasını kaybetti. Yine o yıl Galatasaray Lisesi'ne kayıt oldu. Yıl 1941 olduğunda lise son sınıfta sınav ile Kabataş Erkek Lisesine geçiş yaptı ve bir yıl sonra mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne giriş yaptı, daha sonra İktisaf Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü deneyimleri oldu ancak 1947 yılında eğitimini yarıda bıraktı. Kısa bir süre sigortacılık yaptı. Tanin ve Zaman adlı gazetelerde çevirmen olarak çalıştı. Servet-i Fünun isimli ilk yazısı Uyanış dergisinde yayımlandı. 1951 yılına gelindiğinde matbaacılığa atıldı ve kendi şiir kitaplarını da basacağı Sanat Basımevi'ni kurdu. 4 yıl sonra 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu ve kendi kitaplarını bu isim altında yayımladı. 28 Ocak 1981'de gözlerini yumdu. İlk eşi Sebahat Selma Tezakın'dan bir kızı, ikinci eşi Yıldız Moran'dan üç oğlu vardır.

Şiirleri genel olarak dörtlük ve ikiliklerden oluşur. Yoğun ve kısa bir söyleyiş özelliği vardır. Düşünce ile duygu yoğunluğuyla beraber, taşlama ve alay şiirine egemen olan etmenlerdir. En çok kullandığı ayrılık, sevgi ve ölüm temaları son dönemde şiirlerinde yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine dönüşmüştür. Onun inandığı şiirde bir anlam ve görüşün yansatılmasının gerekliliğidir. Geleneksel Türk şiiri ve batı şiirinin harmanlamasıyla son derece zengin bir sanat değeri oluşturmuştur. Günümüzde bazı rock müzisyenleri tarafından şiirleri bestelenmiştir. Feridun Düzağaç, Lavinya adlı şiirini bestelemiştir. Duman grubu da Özdemir Asaf'ın şiirlerinden esinlenerek şarkılar yapmıştır.