Açıklama

TERCİHLERE SAYGIYI ALTI YAŞIMDA EDINBURGH'TAKİ İLKOKULUMDA ÖĞRENDİM

"Babam, Royal Botanic Garden’daki bilimsel çalışmalarına devam ediyordu. Akademik arkadaşları bizlere yardımcı oluyordu. Hepsi birbirinden iyi insanlardı. Araştırma grubunun başı Dr. Davis’ti. Ian Hedge, Mark Coode ve ailesi. Jennifer ve annesi. Jennifer, güleç yüzlü, uzun boylu, kumral dalgalı saçlı, cana yakın ve zarif bir hanımdı. Hele annesi ne kadar da tatlı, görmüş geçirmiş, gönül alan bir Büyük Hanım’dı.

Babam bu şehirdeki ilk Türk bilim adamıydı. Ben de acaba ilk Türk kızı mıydım bu okulda?

Annem ve babam ise her gün ne yaptığımızı soruyor, ben de anlatıyordum. Bir gün yine târif ettim sınıfta ne yaptığımızı. Hemen anladılar. Sabah dua ediliyordu. Annem “Sen, Müslümansın, put çıkartma. Duaya iştirak et. Dua her dilde duadır, kabul edilir. Ya da içinden bizim duamızı yap.” dedi. Ben bunu, öğretmenime nasıl anlatacaktım? Tabiî ki babam gelip, izâh etti ve anlayış ile karşılandı. Tercihlere saygıyı, altı yaşımda öğrenmiş oldum. Onlar “cross” işâreti yaptılar, ben avuçlarımı açtım. Çocuk duamız ve Tanrı’mız “bir” idi aslında...

Okulun en alt katındaki, büyük salonu Cuma günleri; çarşı, pazar, yaya kaldırımı ile şehirde yaşamı öğreten bir düzene sokuyorlardı biz çocuklar için. Para nasıl kullanılır, öğretiliyordu. Şehrin kurallarını oyunla öğrenmek, güzeldi. Çok eğleniyordum. Eğlenirken öğreniyordum.

“1964’te üç ay konuşmadan gittin geldin okula. Mahallede oyun oynadın. Sonra birden açıldın. Dualarına kadar öğrendin. Komşu çocuklarla arkadaş oldun sen. 1965’te Türkçeyi unutmaya başladın. İskoç aksanıyla konuşmaya başladın ve dua etmeye onlar gibi. Sen Müslümansın “haç çıkartma” dedik. Okuldan izin istedik, bizim öğrettiğimiz duaları içinden okudun. Tırnak kontrolü yaparlardı. İlk üç ay bir şey söylüyor öğretmen, anlamıyorsun. “Çizsin öğretmenin.” dedim. Öğretmen peçeli bir kadın resmi yapmış!.. “Ailenizde var mı yok mu? Kaç annen var?” diye sormuş. Tek annen olduğunu söyledik. Sonra memlekete gönderdiğimiz mektuplardan fotoğraf istemeye başladık ve gösterdik. Devetüyü manton, kapüşonlu idi. Akşam sekizden sonra çocukları evde, sokakta, otobüste görmek istemiyorlardı. “Senin yatman lâzım, uyuman lâzım.” diyorlardı." Güler Yaltırık, 2011 - "Rengigül" e-kitabı satır araları

RE BOOKS ARTS YAYINEVİ - Rengigül Ural 

Kitaplığı Özel Arşiv

Müzik: “The answer, my friend, is blowing in the wind”.