Açıklama

Yalnızlık Güzel Aslında Anladığın Sürece!

Her canlı mutlu iken ve gülerken güzel. Neşeli çocuk sesleri güzel. Kuş cıvıltıları güzel.    
Mutluluk verdikçe çoğalıyor. Her duygu gibi.  

Atalarım üzüntüde de mutlu olabilmeyi, şerlerden hayır çıkarabilmeyi başarabilmişlerdi. Bir olay olduğunda öfke yerine, ders çıkartabilmek, olumsuzu olumluya çevirebilmek yetisine sahiptiler. Mutlu ve sevinçli paylaşımlar yapabilmeyi başarmışlardı. İçinde bulundukları mutluluğu da görüp, dile getirdiler. “Dünyadaki mutluluklardan bahsetmez isek mutsuzluklara odaklı nesiller yetiştiririz.” idi belki de felsefeleri... Gönül gözleri vardı, ata bahçesi insanlarının... Gönülleri çiçek açarken, açtırtırlardı!..

Gönül gözü ile varlıklarımız çiçek açar, saygı var ise…

Ata bahçemizde bir bank vardı, komşu duvara yaslı duran… Zaman zaman boyanan ahşap bir bank… En fazla dört kişilik… Sanki tüm dünya orada bizimle idi kuş sesleri ile… Bazen güler, bazen gözlerimiz dolardı… En son sarı renge boyanmıştı sanırım… Papatyalar açınca hele ne keyifli olurdu.

“Var”lıkların/mız çiçek açmaya devam etsin. W. Shakespeare üstadımızın Sone XXIV’ü ile…

Evleri, bahçeleri tanırken, kendini bilmek, tanımak!

Kendini Bilmek… Tanımak…

“Kendini tanımak, bilmek!” ve  “Yalnızlık güzel aslında anladığın sürece!”  derin ifadeler… 

Paul Aster’in “The Invention of Solitude”, “Yalnızlığın Keşfi”ni anımsarım…

Çocukluktan itibaren her deneyim insanı değiştiriyor, ders almamızı sağlıyor.

Tüm dünya çocuklarının iyi, güzel ve mutlu anılarla, sağlıkla büyümesini, hayallerine kavuşmasını, bedenen ve ruhen tacize uğramamasını, canı gönülden diliyorum. Bu, huzurlu  bir dünyanın “Olmazsa olmaz”ı bence.

Her duygu bir med ve cezir…

Sevgi.

Saygı.

Sabır.

Sorumluluk.

Bahçemizi sularken sevgiyle, saygıyla, sabırla ve sorumlulukla sularsak…

Her olguda doğal zarafeti benimseyebilirsek…

Zarafet olunca 4S belki de daha doğal akışkanlık sağlayabilir…